Yangınlarda Z kuşağı Oyları da Yandı!

 Yangınlarda Z kuşağı Oyları da Yandı!

 

Ülkemiz Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yangın afeti yaşarken halk imece usulü ormanlarını evlerini hayvanlarını canlarını kurtarmaya çalışırken siyasiler yine bildiğimiz gibiydi! Her kafadan bir ses çıkarken önümüzde ki seçimin oy potansiyeli olarak görülen Z kuşağı bu olup biteni nasıl değerlendiriyordu.Kadınca Dergisi&Hayal Gücü Merkezi iş birliği ile oluşan Z Kuşağı yazar kadromuz tek tek düşüncelerini duygularını bizlerle paylaştılar.Bir daha böyle felaketlerle karşılaşmamak dileği ile ülkemize geçmiş olsun diyor geleceğimize gençliğimize neden güvenmemiz gerektiğini onların paylaşımlarından okuyup bir kez daha gençlerimizle gurur duyuyoruz.

Sıla Tanrıverdi (23)
Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik Mezunu

Dünya Alarm Veriyor

Dünya küresel bir iklim kriziyle karşı karşıya. Euronews Türkçe’de yayınlanan bir habere göre; Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki 2 şehir insanlar için uygun yaşam koşullarını kaybetti. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (GEIC) tarafından hazırlanan ve 9 Ağustos’ta yayınlanacak raporda bahsi geçen şehirler, Jakobabad ve Şahika.

İklim krizi nedeniyle dünya yaşanamayacak hale getirirken; insanlar doğayı kirletmeye devam ediyor. Visual Capitalist tarafından yapılan araştırmaya göre 2020 yılında 1.6 milyon maske okyanuslara atıldı. Maskelerin okyanuslara gönderdiği 5500 ton plastiğin parçalanması 450 yıl kadar sürecek.

Türkiye’nin ise en büyük gündemi yangınlar. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın en son yayınladığı verilere göre, son 8 günde 167 yangın kontrol altına alındı. 7 ildeki 17 yangın ise devam ediyor. Günlerdir söndürülemeyen yangınlarda 8 kişi hayatını kaybederken; ölen hayvanların, ağaçların, canlıların sayısı belirsiz. Yangınların sebebi hala araştırılırken, artan sıcaklık ve kuraklığın orman yangınlarına neden olabileceği konuşuluyor.

Doğanın Katilleri Serbest

Fabrikaların bacalarından havaya salınan gazlar, sulara ve ormanlara atılan atıklar her geçen gün doğayı kirletmeye devam ediyor. Doğanın sahibi daha fazla kazanç elde etmek uğruna doğayı tüketen, kirleten fabrikatörler değil. Doğanın sahibi çöpünü atmadığı için ormanların yanmasına bir katkıda bulunan insanlar değil. Doğanın asıl sahibi içinde yaşayan tüm canlılarıyla, ağacıyla kuşuyla ve insanıyla hepimiziz. Doğa ne bir rant alanı, ne de bir çöplük.

 

Ancak biz bunları yazarken Orman Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı verilere göre 2020 yılında 3399 yangının çıktığı Türkiye’de, alınmayan önlemler ve yönetilemeyen süreçler sebebiyle yangınlar günlerdir söndürülemiyor. Siyasiler sahnelere çıkıp yapılacak konutlardan bahsederken; Antalya’da, Muğla’da havadan müdahale olmadığı için insanlar evlerini kaybetmeye devam ediyor. Van’da yaşanan selin ardından, aynı köyü 2. defa sel basıyor. İkizdere’de hala insanlar taş ocağı yapılmasın diye mücadele ediyor ancak birçok haber kanalında tek bir kare bile gösterilmiyor. Gümüşhane’de bulunan Dipsiz Göl, kuraklık ve maden sondaj çalışmaları nedeniyle ilk kez kuruyor. Ne zaman nefes almak için bir saniye duraklasak, ülkenin başka bir yerinden gelen haberle boğuluyoruz. Tüm bu krize neden olanlar, krizi önlemek ve ortadan kaldırmak üzere yerlerinde oturanlarsa ne sorumluluk alıyor ne de cezalandırılıyor. Doğanın katilleri serbest. Şimdi tüm bunların karşısında ne yapsak içimiz ferahlar?

İrem Işık (16)
Fen Bilimleri Anadolu Lisesi

Bu Ülkenin Sorunu Bitmez

Yapılması ile övündüğümüz ama askeri ücretle kendimize zor bakabildiğimiz için asla kullanamadığımız girişi ücretli köprülerden tutun, attığımız her adıma kadar vergi ödüyoruz bu ülkede. Buna rağmen adeta yok oluşumuza, parça parça dökülen şehirlere ve cayır cayır yanan evlerimize biz yetişmeye çalışıyoruz. Şu anda bir birlik olunması gerekiyorsa, fiziksel bir yardım lazımsa, bir kuruluşa para yardımı yapılmalıysa bunlar öncelik sınıfına alınmalı. Ancak bu öncelikler tamamlandığında şu soruları gündeme getirebilmeliyiz: ben neden yanan evimi kendi imkanlarımla söndürmeye çalıştım? Neden TEMA’ya 10 TL atmam gerekti?

Bir ülkenin sorunu bitmez. Saldırılar, terör, doğal afet, ekonomik problemler, mülteci ve daha nicesi. Devletin görevi ise bu sorunlara karşı hazırlıklı olmak, halkı madur bırakmadan bir çözüme ulaşmaktır. Hiçbir sebep sorumsuzluğu perdeleyemez. Suç her zaman başkasına atılabilir fakat devleti devlet yapan baş unsur herhangi bir tehdite karşı kalkanlarla hazırda bekleyebiliyor olmasıdır. Aksi halde halkın gördüğü bu zararın içinden sıyrılmanın bir yolu ve affı olduğunu düşünmüyorum.

Daha fazla kayıp vermeden üstümüzdeki kara bulutların dağılmasını umuyorum.

 

Zehra Kazdal (17)
Rami Atatürk Anadolu Lisesi

Vatan Üzerine Beton Dökerek Sevilmez

Son günlerde hepimizin yarası haline gelen, hepimizin evine ateş düşüren orman yangınları… Duyulmayan sesler ve ardındaki acılar. Hayvanlar yanıyor, ağaçlar yanıyor, ciğerimiz yanıyor ama hala alevlerin kendiliğinden sönmesi bekleniyor. Ülkemizin komedyenlerinden Şahan Gökbakar Muğla’da yangının ortasında canlı yayın açıp yardım talep ediyor ama gel gör ki diğer yayınında yanacak diye gösterdiği yerler destek gelmeden küle dönmüş oluyor. Bizler de bunu sadece izleyebiliyoruz. Çaresizlik çok acı. Birkaç gündür her uyandığımızda “Artık neyi bekliyorsunuz?” diye sormak daha da acı. Ülkemiz, ciğerlerimiz yanıyor ve her geçen gün daha kötü haberlerle güne başlayıp çare arıyoruz. Geçmiş olsun, umalım ki geçmiş olsun…
“Vatan üzerine beton dökerek sevilmez. Vatan sadece bayrak sallayarak da sevilmez. Vatan, bilgiyle, saygıyla ve sorumluluk anlayışıyla sevilir.”

Derya Aycibin (16)
Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi

Dünyamız Ölüyor Farkında mısınız?

Türkiye’de geçen hafta başlayan orman yangınları maalesef devam ediyor. Her gün bambaşka iç burkan haberlerle güne başlıyoruz. Birçok ilimizde –Antalya, Muğla, Adana, Osmaniye, Manisa, Mersin, Kayseri…- hayvanlarımız, insanlarımız, bitkilerimiz ölüyor. İnsanlar evlerini, hayvanlarını korumak için uçakların, helikopterlerin zor söndürdüğü yangına kovayla su taşıyıp çabalıyor, ‘çaresizliğin içindeki umudu bulup’ ellerinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. İtfaiyecilerimiz, halkımız, isimsiz kahramanlarımız yanan yerlere yara bandı oluyorlar.

Bu durmak bilmeyen felaketlerin önüne geçmemiz gerekiyor. Dünyamız her geçen gün ölüme daha çok yaklaşıyor ve biz izlemekten başka bir şey yapmıyoruz! Harekete geçmeliyiz. Yanan bir ağaç için elimizden geldiğince daha fazla fidan dikmeli, diktirmeliyiz. Ormanlarımızı iyileştirmeliyiz, onlar bizim yaşam kaynağımız ve onları korumak, iyi bakmak hepimizin görevi. Biz Z kuşağı olarak bunun farkındayız ve elimizden gelenin en iyisi yaparak daha canlı, yeşil bir dünya yaratacağız.

Her diktiğimiz ağaç bize hayat olarak geri dönüyor, her yaktığımız ağaç bizi misliyle zarara uğratıyor. Bu yüzden bilinçlenelim ve AĞAÇ DİKELİM, YAKMAYALIM, ZARAR VERMEYELİM.

Umarım bu günlerde yaşadığımız felaketler son bulur ve daha canlı bir dünyaya uyanırız.

Kalbimiz, aklımız ve dualarımız hep sizinle. Geçmiş olsun Antalya, Muğla, Adana, Mersin, Osmaniye, Kayseri, Manisa…

 

Ceren Özveren (16)
Şehremini Anadolu Lisesi

Biz Z  Kuşağı Ne mi  Yapıyoruz ?

‘’Son Dakika’’ haberlerine bakmaya korktuğumuz bir devirde yaşıyoruz. Kötü haber almamak için hiçbir zaman kaçırmadığımız akşam haberlerini bile izlemez olduk. Çünkü artık kimse bilinçsiz insanlar yüzünden yuvalarını, mal varlıklarını, canlarını kaybeden masum insanlar ve acılarını dile getiremeyen hayvanlar görmek istemiyor.

Marmara Denizi salyadan, ormanlarımız yangından can çekişiyor. Ve biz ne mi yapıyoruz? Elimizden geleni yapmıyoruz. Yangın kontrol altına alındı diye haber yapan spikerin arkasından yangının ilerlediğine, kelimenin tam anlamıyla birbirlerinden başka hiçbir şeyi kalmamış insanlara çay ikramı yapıldığına tanık oluyoruz. Olduğumuz yerden nasıl onlara yardım edebiliriz diye hep sizi düşünüyoruz. Yangınların bir an önce kontrol altına alınıp söndürüldükten sonra yaptığımız fidan yardımlarıyla harap olan yerlerin otellere değil; eski hallerine, canlıların yuvası haline dönmesini umuyoruz.

Antalya, Muğla, Adana, Mersin, Manisa, Kastamonu, Osmaniye, Kayseri… Şu anda yanınızda bulunamasak bile kalbimiz, dualarımız sizinle.

Yasemin Keçeciler (15)
Samiha Ayverdi Anadolu Lisesi

Yangın Ortasında Çay Atanları Unutmayacağız

Günlerdir halkın seslenişini, yardım çığlıklarını, hava desteği talebini duyuyoruz sosyal medyada. Hayvanlarını yangından kurtarmaya çalışan bir adamın ağlamasını, yanan evinin önünde nöbet tutmaya devam eden bir köpeği, 19 yaşında köyünü yangından kurtarmaya çalışan Derya’yı, bu yolda ölen Şahin Akdemir’i asla unutmayacağımız gibi; devletimizden hayır gelmedi başka ülkelerden yardım isteyelim diyerek günlerdir yaptığımız paylaşımların bazılarının gözüne batmasını, birlik olunması gereken günde gururundan ya da her ne sebeptense komşu ülkelerin hava yardımını kabul etmeyenleri, ciğerlerimiz yanarken düğünde eğlenenleri, uçaklarımız nerde denildiğinde ağzını açıp iki kelime laf edemeyenleri, halk kendi kendine yetmeye çalışırken, kendi özel uçağında yangını yukardan seyredip, vatanımızın dört bir yanı yanarken 3-5 tane uçağı getirtemeyip üstüne bir de çay harareti alır sözünü çok yanlış anlayarak, yüzlerce hektarlık ormanı denizden taşıdığı birkaç kova suyla söndürmeye çalışan insanların kafasına çay fırlatanları da unutmayacağız.

Her sene olan yangınlara önceden yapılmayan hazırlıklar yüzünden gün geçtikçe verdiğimiz kayıpların ne denli fazla olduğuna tanıklık etmiş olduk. Umarım bir sonraki yangınlarda daha bilinçli hareket eden daha doğrusu “hareket eden” bir devletimiz olur; tabii o zamana ağaç kalmış olursa.

 

 

 

 

 

Benzer Yazılar