Z Kuşağı İrem Işık Soruyor

 Z Kuşağı İrem Işık Soruyor

“KÜLTÜRLÜ” OLMAK DA MI LÜKS?

Dünya’ya gözünü açtığı ilk andan itibaren kendini koskoca bir karmaşanın içinde bulur insan. Kimse belirli bir zamana kadar hiçbir şey hatırlamaz. Bu yüzden aslında bebeklerin ne düşündüğü konusunda sadece gözlem ve buna bağlı tahminler yapılabilir. Fakat bana sorarsanız beynimizin hatıralarını silmemeye karar verdiği zaman, bu kargaşayı kabullenip ona ayak uydurmaya karar verdiğimiz zamandır. Kendimizi içinde bulunduğumuz yere ait hissetmeye başladığımızda içgüdüsel bir merak kendini belli eder. Bu da aslında insanoğlunun üretmeye ve tüketmeye ihtiyaç duyan doğasının temel nedenlerinden biridir.

Bir insanın varoluştan gelen özelliklerinin yanı sıra, sonrasında asıl kimliğini oluşturacak olan kişiliği çevresiyle olan iletişiminden, gördüklerinden, okuduklarından, izlediklerinden ve daha birçok faktörden büyük ölçüde etkileniyor, hatta etkilenmekle kalmayıp bunlardan meydana geliyor. Özellikle teknolojinin gelişmesi ve üretilenlere ulaşmanın kolaylaşmasıyla dünyadaki tüketici sayısı da doğru oranda artıyor. Gözlemlediğim kadarıyla özellikle Z kuşağı bireylerinin büyüyüp gelişmeleri sırasında bu kadar bilgiye, yapıma maruz kalmaları içlerindeki yalnızca tüketme değil üretme arzusunu da körüklüyor, yaratıcılıklarına başka bir boyut katıyor. Ancak ne yazık ki Türkiye’de olan sanat eksikliği gençlerin üretici yanlarını büyük bir oranda zedeliyor. Üretme içgüdüsüne, yeteneğine ve hevesine sahip olan insanlar dahi gerek ekonomik koşullardan, gerekse sanata olan toplumsal önyargı ve ilgisizlikten dolayı üretme yetilerinden uzaklaşıyorlar.

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki insanların %70’inin en sık yaptığı aktivite televizyon izlemek. Her ne kadar elimizde bize her türlü bilgiyi altın tepside sunan cihazlar olsa da bu, ülkece kültür sanat bilincimizin düşük olduğu gerçeğini değiştirmiyor, insanları bilinçlendirmeye yetmiyor. Çok fazla bilgiye maruz kalmak kişiye birden çok pencereden bakma imkanı sağlıyor ancak böylesine hazıra alışmak da insanları sadece verilene ulaşan kişiler haline getiriyor. Sadece söylenileni yapan kişiler de yine aynı şekilde gelecekleri üzerinde dahi hüküm sürmeyi amaçladıkları çocuklar yetiştiriyor.

Bilakis elbette ki tüm bunlara rağmen kendine uğraşlar bulmaya, yeni şeyler öğrenmeye ve geliştirmeye çalışan insanlar da var, %30 da olsa. Ancak maalesef ki bu insanlar da ya kaynak eksikliğinden ya da maddi sorunlardan dolayı içlerindeki açığı bir türlü kapatamıyor. Ülkedeki insanların çoğu masraf çıkmaması için kendine bir hobi bile edinemiyor. Eğitim sistemi ise gençleri riske girmemek, garantisi olan işlerde çalışmak gibi yalnızca kesin sonuç veren akademik alanlara yoğunlaştırmaya çalıştığından, okullarda öğrencilerin kültür sanat bilincini geliştirecek neredeyse hiç aktivite bulunmuyor. Kendi ilgi alanını bulmanın en iyi yollarından biri de deneyerek keşfetmektir. Haliyle gençler hiçbir alanı deneyimleme fırsatı bulamıyor, içlerindeki potansiyeli de açığa çıkaramıyorlar.

Özetle, günümüz gençleri kendilerinde kültür sanat bilincinin oluşması konusunda diğer kuşaklara kıyasla çok daha hevesli. Ancak toplumun yargıları, eğitim sisteminin yetersizliği, yetkililerin bu konuya yeterince önem vermemesi gibi sebeplerden ötürü diğer ülkelerdeki akranlarına kıyasla sosyal açıdan bir hayli eksik. Kulağa Z kuşağının ebeveyn olma dönemi geldiğinde bu sorun büyük bir ölçüde çözülecek gibi gelse de, olayın kökeni yalnızca aile hayatına bağlı olmadığından devletin de bu konuda kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyor, gençlerin siyasette ve hayatın her alanında daha etkin olacağı bir gelecek umuyorum.

Adı Soyadı: İrem Işık

Yaş: 16

Okul: Kadıköy Fen Bilimleri Lisesi

Benzer Yazılar